TRT-TÜRK’ÜN OSMANLICA DAYATMASI
27 Eylül 2015 Pazar Günü TRT-TÜRK‘ün Bazı Program Başlıkları Şöyleydi
07.00 Ömer Tuğrul İnançer ile Gönül Sultanları
07.40 Seyyahların Gözüyle İstanbul
08.25 Cihad-ı Ekber
10.15 Lezzet-i Şahane
12.00 Dergâh’tan İlâhiler
13.50 Seyahatname
15.30 Sohbet-name
16.00 Avrupa’da Beş Vakit
18.15 Kainatın Kâlbi Kâbe
19.00 Seyr-ü Sefer
20.25 Meşkten Notaya
04.30 Yedi Velî Yedi Fetih
06.05 Seyr-ü Sefer
06.30 Şehr-i Sema
06.40 Meşkten Notaya
07.00 Gök Kubbeden Yer Kubbeye
Anımsayacaksınız, AKP’nin Cumhurbaşkanı Osmanlıca öğrenilmesi için meydan okumuş ve her zamanki buyurgan tavrıyla şöyle demişti: „İsteseler de istemeseler de Osmanlıcayı öğrenecekler“.
TRT’yi AKP’nin borazanı durumuna getirmiş olan yandaş yönetim kadrosu, Osmanlıca için buyruğu yerine getirmeye dünden hazır olduğunu ortaya koymuş görünüyor.
Dînî programların da TRT kanallarında yoğunca yer aldığını gözlemlediğimiz için, şu sorunun da sorulmasını gerekli görüyoruz: TRT’nin Diyanet kanalı olmasına rağmen, TRT’ye ait her kanalı diyanet kanalı gibi kulllanmak niçin..?
TRT-TÜRK kanalının asıl amacı, özellikle yurtdışında yaşayan yurttaşlarımıza, soydaşlarımıza ve Türkçe konuşan her ulustan izleyiciye yönelik Türkçe yayın yapmaktır.
Gerek Türkiye’de gerekse dünyanın dört bir yanında yaşayan ve ulusal diline sahip çıkan
T ü r k i n s a n ı,
1. Özellikle gençlerin, çocukların, köylülerin, Türkçe’yi bile yeteri derecede bilmeyenlerin
ve Türkçe öğrenmekte olan yabancıların, Osmanlıca metinleri anlayamadıklarının;
2. Kimi programların sürekli konuşucusu olanların çağ dışı kafa yapısına sahip olduklarının;
(örneğin: Ömer Tuğrul İnançer hem kadın hem de Atatürk karşıtı olarak bilinen bir
kimsedir);
3. „Gök Kubbeden Yer Kubbeye“ gibi programlarla sürekli olarak tekdüze ve yanıltıcı bilgiler
aktarıldığının (ve hatta, Kadir Mısıroğlu gibi Atatürk karşıtı kimselere sık sık yer
verildiğinin);
4. 21. Yüzyıl dünyası için gerekli olan, daha açıkçası, çağın gerektirdiği bilgi ve bilinç
kazanımı yerine, devletin TV kanalından Osmanlıca dayatmasıyla karşı karşıya bırakılmış
olduklarının;
5. İsim tamlamaları ve ses bilgisi Türkçe’den çok farklı olan ve bir dil niteliğinde olmayan
„Osmanlıca“ ile uğraşmak zorunda bırakıldıklarının;
6. Dünyanın neresinde olursa olsun, her Türk izleyicinin kendi dilinde yayın yapması gereken
TRT kanallarına yabancılaşmasının, f a r k ı n d a d ı r…
TRT yönetimini bu nedenlerle uyarmak ve dikkatini çekmek, her Türk’ün hem anayasal ve yasal bir hakkıdır hem de ulusal bir görevidir…
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı |