8 Ocak 2015
PARİS’TEKİ KANLI KATLİAMI YAPANLARI VE YAPTIRANLARI
ŞİDDETLE VE NEFRETLE KINIYORUZ…
Roketatar ve kalaşnikoflarla silahlanmış teröristler, Paris’te, dünyaca ünlü karikatüristlerin çalıştığı Charlie Hebdo adlı mizah dergisi merkezine yaptıkları kanlı baskında, 12 insanı katlettiler ve 20 kadar insanı da yaraladılar.
Son gelen haberlere göre, katliamı 3 teröristin yaptığı, bunlardan birinin teslim olduğu diğer 2 teröristin ise kardeş oldukları ve yakalanmalarının an meselesi olduğu bildiriliyor…
Terör eylemleri ya da şiddet içerikli eylemler, kanlı ya da kansız olsun; harhangi bir din, ırk ya da ideoloji adına yapılmış olsun, düşünen hiçbir insan tarafından kabûl göremez, görmemelidir…
Paris’teki bu son vahşetin islamistler tarafından yapıldığı haberi yoğunluk kazanıyor. Şu doğrunun altını kalınca çizmek zorundayız: Hiç bir din, o din adına indirilmiş olan hiç bir kutsal kitap, insanların hemcinslerini ödürmesine izin vermemektedir, vermez…
Öyle anlaşılıyor ki, Paris’te yapılan insanlık dışı saldırının amacı, Batı’nın en çok önem verdiği düşünce ve anlatım özgürlüğünü savunanları sindirmek ve yıldırmaktır. Ancak Batı, temel hak ve özgürlükler konusunda her zaman doğrusunu yapmış ve hiçbir zaman ödün vermemiştir. Bunun yakın geçmişte sayısız örnekleri vardır.
Böyle kanlı saldırılar, son zamanlarda Almanya‘da oluşturulan ve gittikçe güçlenen İslam karşıtı PEGIDA (Patriotische Europäer gegen die Islamisierung des Abendlandes = Batı‘nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) hareketinde gözlemlendiği üzere, Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayılmasına katkı sağlayıcı olabilirler.
Dolayısıyla, 21. Yüzyıl dünyasında, dînî farklılıkların değil, insanlığın evrensel ve ortak değerlerinin ön planda tutulması, dolayısıyla da, Huntington’ın „Kültür Çatışmaları“ tezini güçlendirici değil, Atatürk’ün „yurtta barış, dünyada barış“ ilkesine önem verici, yüceltici ve yaygınlaştırıcı çalışmalar gerekmektedir.
Bir taraftan Paris’teki kanlı vahşeti yapanları ve yaptıranları şiddetle ve nefretle kınarken, diğer taraftan aydınlanmaya ve temel insan hak ve özgürlüklerine önem verdiğine inandığımız Birleşmiş Milletler’in (BM), büyük devlet - küçük devlet ayrımı yapmadan, tüm üye devletlere, göz hizasında bir diyalog çağrısında bulunmasını, sonuç olarak da, terörün her türlüsüne karşı çıkacak, temel bir sözleşme metni üzerinde anlaşma sağlayarak, imzalanmasının sağlanmasını talep ediyoruz…
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı
|