BÖYLE GİDERSE, TÜRKİYE’DE DİKTATÖRLÜĞÜN İLANI YAKINDIR..!
28 Ağustos 2015 tarihli Cumhuriyet Portal’da şu haber başlığı göze çarpıyordu:
„FUAT AVNİ: Doğan'a (Doğan Medya/Holding) el konulacak, Cumhuriyet susturulacak“
Haberin ayrıntısı ise şöyleydi:
„Twitter fenomeni Fuat Avni, attığı tweetlerde seçim öncesinde muhalif medyaya geniş çaplı operasyonların yapılacağını öne sürdü.
Fuat Avni’ye göre Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, IŞİD’e giden TIR‘ları haber yaptığı için casusluktan tutuklanacak, gazetemiz susturulacak. İpek medyası, Sözcü, Taraf ve Doğan medya ise sırasıyla havuza atılacak.
Muhalif medyaya yönelik geniş çaplı operasyonların yapılacağını iddia eden Fuat Avni, “ Yezid, muhalif medyanın susturulmasını emretti. (...) Aşamalı olarak muhalif medyaya operasyon yapılacak. Hedefte sırasıyla, İpek Grubu, Sözcü ve Taraf Gazetesi ile Doğan Medya var. Gazete ve televizyonlara el konulacak.
Görev paylaşımı yapıldı. İstanbul Adliyesi Sözcü’ye, Ankara Adliyesi İpek Medya Grubu’na ve STV’ye çalışıyor. Vergi denetmenleri Taraf’a, MASAK (Malî Suçları Araştırma Kurulu) ise Doğan Grubu’na yoğunlaştı. Kumpas sürecini, Ankara Başsavcısı Harun Kodalak ile İstanbul Adliyesi’nde savcı olan kayınbiraderi Orhan Kapıcı yürütüyor. IŞİD’e giden TIR‘ları haber yaptığı için Can Dündar da unutulmuş değil. Casusluktan tutuklatıp Cumhuriyet’i susturmayı planlıyorlar” ifadelerini kullandı.
***
Bugün, 1 Eylül 2015, SÖZCÜ gazetesinde çok büyük puntolarla atılan haklı başlık
şöyle: „SÖZCÜ SUSARSA TÜRKİYE SUSAR“. Haberin ayrıntısında, SÖZCÜ gazetesine karşı 57, SÖZCÜ yazarlarına karşı 60 dâvâ açıldığı dile getirilerek, özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendi adının geçmediği haberlere karşı bile dâvâ açtığı bildiriliyor.
SÖZCÜ gazetesinin ilkeli ve değerli yazarlarından çoğunun, köşelerini, tehdide tepki için, bir günlüğüne boş bıraktıkları görüldü.
TV kanallarını açtığımızda ise, polisin, son zamanlarda AKP iktidarına karşı eleştirel yayınları izlenen Koza-İpek medya grubuna baskın düzenlediği ve arama yaptığı haberi veriliyordu… Bu grubun adı, yukarıya aldığımız Fuat Avni’nin tweet’inde geçmektedir.
Çok dikkat çeken bir durum var:
AKP iktidarının, yolsuzluk da yapsa, haksız kazanç da elde etse, karanlık işler de çevirse, „benim iktidarıma dokunmayana ben de dokunmam“ siyasetinden yararlananlara ne bir denetim yaptırılıyor ne de bir yaptırım uygulanıyor.
Ancak, RTE’nin istediği gibi boyun eğmeyen ve AKP iktdarını sınırlı da olsa eleştiren, kişi, kurul, kurum ve medya kuruluşlarının binalarına derhal polis baskını yaptırtılıyor, soruşturma açılarak susturulmak isteniyor…
AKP iktidarının son yıllarda yargı yolunu, muhalefeti ve muhalif basını susturmak için, kullandığı da gözden kaçmamaktadır.
Bu, son derece tehlikeli gelişmenin adını doğru koymak gerekirse, „Kral çıplak“ demenin zamanının gelmiş hatta geçmekte olduğu kesindir. Tutulan yol „diktatörlük“ yoludur…
Bu bağlamda, Erdoğan’ın şu çarpıcı açıklamalarını anımsatmak gerekiyor:
- „Demokrasi tramvay gibidir. Hedefine varana kadar binersin, sonra inersin“
- „Parlamenter demokrasi bekleme odasına alınmıştır“
- Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırları tartışmalarıyla ilgili olarak, "İster kabûl edilsin
ister edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi fiilen değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu
fiili durumun hukuki çerçevesinin, yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir"
Fiilen gerçekleştiği söylenen yönetim biçimi uygulamalarla da yaşama geçirilmiştir…
Bunlara şu eylemlerini de ekleyelim:
- Toplumsal kutuplaşmanin körüklenmesi
- Anayasanın askıya alınması
- Yargının bağımsızlığının elinden alınması
- Yargı organlarının kararlarına uyulmaması
- Devletin bir polis devletine dönüştürülmesi
- Muhalif olan kim ve ne varsa susturulması
- Üniversitelerin, konuşan ve aydınlatan kurumlar olmaktan çıkarılması v.b.
Eeyy okuma-yazma bilenler!
Türkiye’de demokrasiye son verilmek üzere olduğunun farkında mısınız..?
Eey suskun medya ilgilileri!
Takdir edersiniz ki, basın özgürlüğü yok edilen bir ülkede demokrasiden ve temel insan haklarından söz edilemez. Basını özgür ve bağımsız olmayan bir ülkenin yurttaşları, bağımsızca ve özgürce düşünümez, dolayısıyla da isabetli karar veremez…
Geliniz, iş işten geçmeden, özgür basındaki yürekli medya mensupları gibi, ağızlarınızı açınız, kalemlerinizi özgürce kullanınız ve halkımızı tarafsızca bilgilendiriniz ki, özellikle halkın seçmen kesimi bilgi ve fikir sahibi olsun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için doğru karar verebilsin..! Aksi taktirde, son pişmanlık fayda etmeyecektir…
Bir sözümüz de seçmene!
Eeyy demokrasiyi dikta yanlılarının keyfine kurban ederek diktatörlüğe merdiven olanlar!
Ellerinizde son olarak büyük bir şans kalmıştır: 1 KASIM 2015 SEÇİMLERİ…
Ya bu tarihî günü laik, demokratik, özgürlükçü ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti lehine kullanırsınız ya da diktatörlüklerden diktatörlük beğenirsiniz..!
1 Kasım 2015, Ulusumuzun birliği, Ülkemizin tümlüğü, Devletimizin tekliği, Anayasamızın ilk dört maddesi ve de Cumhuriyetçi demokrasimizin devamı ve bekası açısından yaşamsal bir fırsattır...
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı |