AKP iktidarı, ulusal bayramlarımızın birleştirici özelliğini yok ediyor
Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan Atatürkçü Düşünce Derneklerinin (ADD) öncülüğünde, çok sayıda meslek kuruluşları ve STK'ların, Lozan Barış Antlaşmasının 97. Yıl dönümü nedeniyle, 81 ilde, ATATÜRK anıtlarına çelenk koyma ve konuya ilişkin olarak basın açıklaması yapma talebine, başlangıçta olumsuz yanıt verilmemesine rağmen, etkinliklerin başlatılmasına saatler kala, kimi illerde valilikler tarafından yasaklandı…
Başkentimiz Ankara’da ise, ADD, İnönü Vakfı, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim İş, TESUD, Türk Hukuk Kurumu, Ankara Barosu, İstanbul Barosu, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Kent Konseyi temsilcileri Anıtkabir’i ziyaret edeceklerini ve kısa bir açıklama yapacaklarını duyurmuş olmalarına karşın, ziyaret saatinden yarım saat kadar önce, Anıtkabir'in dezenfekte edileceği/edildiği gerekçesiyle ziyarete kapatıldığı haberi verildi.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, yukarda adı geçen ve benzeri sivil toplum kuruluşları, ulusal bayramlarımızda, Millî Mücadele'nin mihenk taşlarını oluşturan önemli günlerde, Misak-ı Millî (Ulusal And) ile saptanan ulusal sınırlarımızın Lozan'da kabûl ettirilişinin yıl dönümlerinde ve devrim yasalarının çıkarıldığı tarihlerde, ATATÜRK anıtlarına çelenk koyma törenleriyle ve kutlamalarla, tüm böyle tarîhî ve önemli günlerin BİRLEȘTİRİCİ ÖZELLİĞİNİ, aynı heyecanı duyma ve aynı duyguları yaşama gibi birleştirici yanını, önemle vurgularlar…
Bir toplumun tüm bireyleri, yaşamını etkileyen olayları asla unutmazlar. Bu olaylar, kafalarda, gönüllerde ve vicdanlarda yerini bulan, unutulması olanaksız olaylardır. Bir ulusun tarihinde ulusal bayramlar son derece önemlidirler, hatta güneş gibidirler. Hem ısıtırlar hem ışıtırlar. Hiçbir kimse bu güneşi engelleyemez…
AKP iktidarı, 2012 yılından beri, millî bayramlarımızın birleştirici özelliğini yadsıma (inkâr etme) çabası içindedir. TÜRK, TÜRKİYE, ATATÜRK, LÂİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ gibi adlara ve kavramlara karşı çıkılmakta, ulusal bayramları yasaklama ve kısıtlama gibi adımlar atılmaktadır.
Önceki gün de aynı yasaklama ve engelleme yötemleri uygulanmıştır.
Eğer bu yasaklama Covid-19 salgını nedeniyle yapıldıysa, o zaman, aynı gün ve tarihte, Ayasofya'nın açılışında, (partili Cumhurbaşkanının açıklamasına göre, 350.000 kişi katılmış) salgın yok muydu?
Bu yurttaş-ümmet ayrıştırması dikkatten kaçmamıştır. Ne demek oluyor AYASOFYA'nın açılışına sınırsız izin vermek, ama, ANITKABİR'i ziyaretini yasaklamak..?
Bu tutum, ATATÜRK karşıtlığının ve TÜRK ULUSU'nu bölme siyasetinin bir kanıtıdır. HALKA DAYALI VE HALK MAYALI CUMHURİYET'e meydan okumadır…
Bu tutumu şiddetle kınarken, şu ayrımı özellikle vurgulamak istiyoruz:
Biz, Avrupa'da yaşadığımız ülkelerde, ulusal bayramlarımızı ve benzeri günleri kutlamak için, hiç bir makamdan ve merciiden izin almak zorunda değiliz.
Toplantının yeri, saati, kapsamı, ne kadar süreceği konusunda kararı kendimiz veririz. Bayramlarımızı özgürce kutlarız…
Bizim bayramlarımızla ilgisi olmayan "ellerin memleketinde" özgürce hareket ederek, kutlama törenlerimizi organize edebilirken, kendi ülkemizde bayram kutlamalarına sınırlama, kısıtlama ya da yasak getirilmesini anlamak olanaksızdır…
STK'ların 24 Temmuz 2020'de yapmak istedikleri kutlama törenlerini yasaklayan zihniyeti ve bu nedenle yapılan baskı ve eziyeti de şiddetle kınıyoruz..!
Bugünün Türkiye'sinde cumhuriyetçi demokrasi ve insan temel hak ve özgürlükleri yürürlükte midir ve işlemekte midir..?
Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere, kendisini Türkiye'nin partisi sayan tüm muhalefet partilerinin bu konuyu tartışmasını bekliyoruz…
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı |